Merhaba sevgili okur ve Blogger dünyası dostlarım😊
Ben de öyle varla yok arası biriyim işte ... Babacığımın geçirdiği önemli bir rahatsızlık nedeniyle; tatsız ve zorlu, oldukça da yorucu geçen bir bahar ve yaz dönemi sonrasında, nihayet sağlıklı günlere ve sayfama dönebilmiş olmayı umut ediyorum. Ne okumaya ne de yazmaya kafamı veremediğim bu dönemde , aylık dergi yazılarım ve var olmaya çalıştığım instagram sayfamdaki anlık paylaşımlarımla idare ettim anlayacağınız. Hal böyle olunca istedim ki ; yeni
bir şeyler yazıncaya dek , sevdiğim dergi yazılarımla sezona bir merhaba demiş olayım.
Sağlıkla , huzurla geçireceğiniz bir Pazar akşamı ve kolay, keyifli bir hafta dilerim hepinize.
Sevgilerimle ..
Oooo HAY-İ HAK !!
Perde kurduk, ışık yaktık, gösteririz gölge hayal..
Gerçeğin aynasıdır bu perde, sanılmaya martaval..
Bu perde başka perde, gölge oyunu perdesi..
Karagöz'ü sevenlere, işte Karagöz perdesi !
Eveett sevgili okur ; neredeyse yediden yetmişe herkesin hayal perdesinde pek hoş bir yer edinen KARAGÖZ ve HACİVAT , ne yazık ki unutulmaya yüz tutmuş olsa da , istedim ki bu ayın yazısı ile dergimiz perdesinde de yerini alsın ve
satırlarıma gözü dokunan her okuruma hoş bir seda bıraksın.
Efendim yüzyıllardır bazen şölen meydanlarımıza , bazen Ramazan ,düğün, sokak eğlencelerimize ve bazen de radyo ve televizyonlar ile evlerimize konuk olmuş, hafızalarımıza yer etmiş ,hayal perdelerimizi süslemiş gölge oyunları ile tanıdık pek çoğumuz onları. Onlar gerçekte kimdi , hatta gerçekte böyle birileri var mıydı , bu kısmı aslına bakarsanız tam bir muamma. Muamma diyorum çünkü bu konuda üç dört farklı hikaye var ama hiçbirinin gerçekliği ispatlanabilmiş değil. Hatta bu konuyu Prof. Metin And “Geleneksel Türk Tiyatrosu” ( Bilgi Yayınevi-1969 ) adlı eserinde ; “Bir tartışma konusu da Karagöz ve arkadaşı Hacivat’ın yaşamış gerçek kişiler olup olmadığıdır. Gölge oyununun bu iki kahramanı halkın gönlünde yüzyıllarca öyle yerleşmişlerdir ki, halk onları gerçekten yaşamış kişiler olarak görmek istemiştir. Bu bakımdan bir takım söylentilerde onların gerçekten yaşadıkları ileri sürülmüştür. Bu söylentilerden biri Sultan Orhan çağında Hacivat’ın duvarcı Karagöz’ün demirci olduğu, söyleşmeleriyle öteki işçileri oyaladıkları, bu yüzden cami yapımının gecikmesi üzerine de Sultanın onları ölümle cezalandırdığı yolundadır. Bu söylentinin dört çeşitlemesi
vardır.” şeklinde özetlemiş.
Öyle midir , böyle midir ben bilmem . En azından söylemek isterim ki, benim inandığım hikaye bu. Yani her ikisinin de Sultan Orhan Gazi döneminde Bursa'da yaşayan birer inşaat işçisi /demirci -duvar ustası olup , padişahın cami mimarına "zamanında bitmezse kelleni alırım " dediği bir cami inşaatında çalıştıkları sırada, aralarındaki nükteli konuşmalar ile diğer işçileri işlerinden alıkoyup , inşaatın uzamasından sorumlu tutuldukları ve bu sebeple cami mimarının da şikayeti ile
idam cezasına çarptırıldıkları . (Bazı yerlerde de sürgüne gönderildikleri şeklinde bahsi geçiyor) Çünkü çocukluğumdan beri hep bu hikayeyi dinledim ve ona inandım. Belki de bu sebeple , sonradan duyduğum hikayeler hiç yer etmemiş zihnimde. Çoğu yerde bu cami Ulucamii olarak geçiyor ancak Ulucamii 'nin Sultan Orhan Gazi değil, Yıldırım Bayezid döneminde yapılmış olduğu ve bu yüzden hikayenin bu şeklinin gerçek olamayacağı yönünde görüşler var.
Aman efendim, ne yapalım şimdi ? O zaman biz de Ulucamii' yi aradan çıkartıp hikayede sadece cami inşaatı kısmını bırakalım ki , hem tarihi bir hataya mahal vermemiş , hem de gönlümüzdeki hikayeden şaşmamış olalım değil mi ?
Gerçekten yaşadılarsa da , halk onları gönlünde yaşatmış olsa da ; toplumun büyük bir kısmında hikayenin bu şekli kabul görmüş olmalı ki , akabinde gölge oyununun başlamasına da vesile olan bir devamı var bu hikayenin.
Sultan Orhan Gazi ,onların ölümünden duyduğu pişmanlık ve üzüntü ile "Şu Karagöz ve Hacivat'ın hallerini bana bir anlatın bakayım " diyor. Sürgüne gönderildikleri şeklinde anlatılan hikayede ise bulunup, geri getirilmelerini istiyor. Ancak her iki durumda da artık kendileri olmadığı için ; onları yakınen tanıyan ve çok seven dostları Şeyh Küşteri 'nin , içindeki üzüntü ve belki de sorumluluk duygusu ile Karagöz ve Hacivat'ın sohbetlerini, onların tasviri ile Geleneksel Türk
Tiyatrosu'nun gölge oyunu Karagöz ve Hacivat'ı perdeye ilk aktaran kişi olduğu rivayet ediliyor. Hatta bu sebeple günümüzde de Karagöz perdesine Şeyh Küşteri meydanı deniyor ve kendisi de bu işin piri olarak kabul ediliyormuş.
Hacivat : " Hoş geldin sevgili Karagöz'üm ! "
Karagöz : " Hoş bulduk kel kafalı kara üzüm !"
Hacivat : " Aman amaaaannnnnnn yar bana bir eğlenceeee !! "
Karagöz : " Kafana geçsin düdüklü tencereee !! "
İşte hikayelerden perdeye taşınan ve dolayısıyla bizlere aktarılan haliyle , Karagöz ve Hacivat'ın kimlik ve kişilikleri :
HACİVAT : Bir nebze tahsil görmüş , daha beyefendi duruşu ve konuşmasıyla düzeni temsil eden , aslında biraz da dalkavuk ruhlu , çokça nabza göre şerbet veren bir zatı muhterem. Gerçek adının Hacı İvaz Ağa olduğu söylenir.
KARAGÖZ : Aslına bakarsanız o tam olarak bir halk adamı. Sade ve net, içindeki dışında, sıklıkla da patavatsız . Hacivat'ın kullandığı kelimeleri çoğu kez anlamayan ya da anlamazdan gelerek onlardan nükteler çıkaran,her daim sokakta , sokakta yoksa evinin penceresinden uzanıp ya da içeriden seslenerek her işe, her lafa karışan gölge oyununun pervasız kahramanı.
Hacivat : " Nereye gidiyorsun Karagöz'üm ?
Karagöz : " Bir yere gitmiyorum yahu ! "
Hacivat : " İki gözüm desene beni karşılamaya geldin. "
Karagöz : " Hay ,haayyy seni aşılamaya geldim. "
Hacivat : " Aşılamak değil efendim, yani beni karşılamaya mı geldin ,demek istiyorum."
Karagöz perdesinin onlardan başka bir çok kahramanı var elbet . Çelebi, Altı Kulaç Bebe Ruhi , Tuzsuz Deli Bekir , Zenne , Kastamonu'lu oduncu , Bolu'lu aşçı, Kayseri'li pastırmacı, Rumeli'li arabacı ,Kürt bekçi,
Arnavut bozacı, Ermeni kuyumcu, Laz kayıkçı, Karagöz'ün karısı, Hacivat'ın kızı ..Ooo daha kimler kimler .. Tam bir Osmanlı coğrafyası anlayacağınız, rengarenk. Geleneksel Türk gölge oyunlarının müzikleri de hiç fena değildir hani. İnsanları bambaşka alemlere götürür her biri .
Karagöz oynatan kişiye HAYALİ ya da hayalbaz , hayalinin yardımcısına ise YARDAK adı veriliyormuş efendim. Hayali sıfatı, bir ustanın yanında uzun yıllar yardımcılık, çıraklık (yardaklık) yapmış ve artık emeğinin hakkıyla Karagöz Hacivat oynatabilecek seviyeye gelmiş kişilere ustası tarafından verilirmiş.
Vee gelelim Karagöz ve Hacivat 'ın mezarının nerede olduğuna.. Efendim bu konu da , diğerleri gibi biraz muallakta kalsa da ; en azından halk tarafından kabul görmüş, hatta kültürümüzün önemli göstergelerinden biri olmuş şekliyle tarihimizde yer edinmiş halinden bahsedelim sizlere. Gerçek mezarlarının yerleri konusunda farklı bilgilerde var ancak gölge oyununun öncüsü kabul edilen Şeyh Küşteri, Karagöz ve Hacivat'ın hatıraları Bursa'da sembolleştirilmiş.
Bursa'nın Çekirge Caddesi'ndeki , Bursa'nın en eski kabristanı olduğu söylenen Yoğurtlu Baba Dergahı'nda bulunduğu düşünülen kabirler , söz konusu yerde anıt mezara dönüştürülmüş. Anıt mezarı , oradan geçipte görmeyen, görüp te önünde bir anı fotoğrafı çektirmeyen yoktur sanırım. Ancak orayı ziyaret ettiği halde ,çoğu kişinin bilip görmediği sembolik mezarlar ise hemen arka tarafta . Anıt mezarın yanından arka sokağa inen merdivenlerin hemen sol tarafında Karagöz, Hacivat ve Şeyh Küşteri için yapılmış üç adet sembolik mezar da var. Hani bugünden sonra gidip , görüp, ziyaret edecek olur ve gıyabında dua etmek isterseniz , haberiniz ola sevgili okur.
Ve 1997 yılında Karagöz ve Hacivat severleri , onları kültürümüzün en güzel yerlerinden birine koyan herkesi pek memnun eden bir şey oluyor ki o da ; Bursa Karagöz Evi adı altında yeni bir kültür müzesi. Resmi adı Bursa Büyükşehir Belediyesi Karagöz Müzesi. Binada ; Karagöz gösterilerinin yapıldığı küçük bir gösteri salonu, Karagöz – Hacivat galerisi, kukla galerisi, İhtisas Kütüphanesi ve Tasvir Yapım Atölyesi bulunuyor. Eğitim dönemi içerisinde hafta içi her gün 4 seans , hafta sonu Cumartesi 3, Pazar günü 2 seans , yaz döneminde ise Cuma-Cumartesi -Pazar olmak üzere 2 şer ama talebe göre değişen Karagöz -Hacivat gösterileri ve özellikle 8-13 yaş arası çocuklarımız için oyun atölyeleri
düzenleniyor. Müzeyi ziyaretim esnasında gerek gösterdikleri yakın ilgi ve bilgilendirmeler, gerekse yazıma eşlik eden müze arşivinde yer alan fotoğrafları benimle paylaştıkları için müze sorumlusu Mesut Emir beyefendi ve görevli personel arkadaşlara huzurunuzda teşekkür etmek isterim. Karagöz Evi , Çekirge Caddesi üzerinde anıt mezarın tam karşısında yer alıyor. Yıllardır orada var olan eski bir trafo binası , Bursa Büyükşehir Belediyesi ve Bursa Kültür Sanat ve Turizm Vakfı tarafından yeniden yapılandırılıp, Sanat Evi olarak hizmete sunuluyor. Ve tabii Karagöz anıtının hemen karşısında olunca, sanat evine isim bulmakta da zorlanmıyor hiç kimse. Ve söylemeden geçemeyeceğim ki sevgili okur ;
bu işte emeği , fikri , yüreği geçen herkes ve her makama sonsuz teşekkürler ! Hay aklınıza , fikrinize , emeğinize sağlık ! Var olun !
Anıt mezar ile Karagöz Evi Müzesi öyle güzel bir mizansen ile birleştiriyor ki caddenin iki tarafını , zaten pek sevdiğim Çekirge Caddesi'nin o bölgesi apayrı bir havaya bürünüyor adeta. Hem bu görsel zenginlik ile hayal perdenizin en güzel sayfalarından biri aralanıveriyor , hem de neredeyse unutulmaya yüz tutmuş Türk Gölge oyununun en önemli kahramanları, anıt mezar ile bütünleşen ve kendi isimlerini taşıyan bu güzel ev ile çoktaaannn el etek çektikleri dünya perdesinde hiç unutulmayacak bir yer buluyorlar kendilerine. Eh hem Bursa'lıların , hem de Bursa'mızı ziyaret etme lütfunda bulunan herkesin de seyahatnamesinde sıraya giren bir kültürel zenginlik , en keyifli soluklanmaların da yegane durağı elbet.
Hele ki müzenin gösteri gün ve saatlerine denk geldiyseniz , sakın kaçırmayın derim sevgili okur. Fırsat bu fırsat , toplanıverin şöyle çoluk çocuk Karagöz perdesinin başına.
O zamaannn gelsin efendim oyunuun son perdesi !
" Yıktın perdeyi eyledin viran
Varayım sahibine haber vereyim heman.. "
Gönül ister ki sevgili okur ; kimimiz için hayal ,kimimiz için gerçek ama bana göre mizahın ve belki de mizaha karşı sansürün , ama hepimiz için tartışmasız gölge oyunumuzun en kıymetli öncüleri Karagöz ve Hacivat 'ı sevgiyle ve saygıyla analım hep birlikte . Bu satırlar onları tanıyan , bilen ve yazımda bana eşlik eden her birinizin anılarına dokunsun , bilmeyene anlatılsın , tefler çalınsın , okullarda, düğünlerde, törenlerde, şölenlerde yeniden perdelere taşınsın ve henüz onları
tanımamış çoluk çocuğa sevgi ile , neşe ile tez vakitte tanıtılsın ! Unutulmasın, unutturulmasın !
Sağlıkla ve sevgiyle kalın efendim , sürçu lisan ettiysek affola !