NOTALARLA YOLCULUK-İLK MİMLENİŞİM :)

Efendim merhabalar 🙋
Bendeniz henüz Blogger dünyasında çok yeniyim ama bu dünyayı çok sevdiğimi söylemeliyim😊
2 gün önce bir baktım ,sevgili Deeptone/Sade ve Derin 'den bir not  "  Heyyy mimledim seni :)"
Allah dedim ilk günlerden mimlendik desene sen 🙊Mimlenmeyi de ,birini mimlemeyi de hiç sevmem neticede 😀
Devamını okuyup ta konuyu anlayınca rahatladım neyse ki ..Eh o zaman davete icabet etmek gerekir değil mi ?

Mim şöyle: "Dinlediğimiz veya dinlemeyi en çok sevdiğimiz iki şarkıyı bize hatırlattıkları anılarla ve hissettirdikleriyle birlikte paylaşmak. O şarkılarla hep aynı duygulara aynı anlara anılara gitmek. Hislerinizin en çok yoğunlaştığı 2 şarkınızı seçin ve bize her bir şarkıda, gittiğiniz o anı, o hatırayı veya o hissi anlatın"

https://sadevederin.blogspot.com

Tam da bam telim aslında biliyor musunuz ,çok severim her türlü müziği dinlemeyi de ,söylemeyi de.
Yeter ki yüreğime dokunsun..
Ama hissettirdikleri , hatırlattıkları  ile paylaşmak olunca konu ve üzerine de Sevkoz 'un walkman hatırlatması üzerine ilk olarak ,

Yeni Türkü/Günebakan Albümü /Olmasa Mektubun geliyor aklıma..

1987 -1991 arasındaki yıllar ve üniversite öğrencisiyim o zaman.. Üniversiteyi Eskişehir'de okudum ben ve rahmetli hacı annemin(anneannem) evinde ,onunla birlikte kalıyorum. .Allah rahmet eylesin tam bir Osmanlı kadınıydı hacı annem, ona girersem çıkamayız şimdi buradan😀 Neyse bir yazımı ona ayırır ,anlatırım size uzun uzun ..
Bizim zamanımızda nerde öyle herkesin ayrı odası ..Sobalı ev, aynı odada yatıyoruz hacı anneciğimle ..Yaşlı tabii kadıncağız erken uyumak istiyor ama o uyuyunca ışıklar da kapatılıyor..
Eskişehir'in karını, kışını, ayazını bilenler bilir..Mevsimlerde şimdiki gibi değil o zaman ,dışarıda  nasıl kar kış ,kıyamet..Yatağım cam kenarında ,odamız da tam sokak lambasının dibinde ,o yatınca ben de yatıyorum mecburen .Perdeyi aralayıp oturuyorum  yatağımın üzerine ,kulağımda walkman ve fonda Olmasa Mektubun parçası ile Derya Köroğlu ,sokak lambasının ışığı ile lapa lapa yağan karı izliyor ve tabi ki yeni ayrıldığım sevgilim için ağlıyor ; hayatın tüm zorluklarından habersiz , dünyanın dayanılması en zor acısının bu olduğunu zannediyorum😌

İşte bu parçayı her dinleyişimde ;o camın boyuna gidiyor ,yatağıma oturuyor ve o geceleri yaşıyorum ben..

İkinci parçada yine o yılları hatırlatıyor bana, hey gidi günler heeyy!!

Zülfü Livaneli /Karlı Kayın Ormanı 

4 yıl Üniversitemizin Halk Dansları Topluluğunda çok severek oynadım o yıllarda.. Çaktırmayın ama yok prova, yok seçmeler, yok gösteri derken okul dışında evden  kaçabilmek için de çok işime yaradı ne yalan söyleyeyim😀 Şehir dışı gösterilerimizde okulun otobüsüne dolarız tüm ekip ve hocalarımız, Bülent ile Vedat var saz çalan arkadaşlarımız, Zülfü 'den girip Ahmet Kaya 'dan çıkıyor ,çalıyor söylüyor ,kah oynuyor kah gülüyor ama ne de güzel vakit geçiriyoruz ..Ama hep beraber söylediğimiz o Karlı Kayın Ormanı yok mu ,tüylerimi diken diken edişi, ahhh işte onun yeri bambaşka!

O yıllardan beri konserinde ağladığım tek adam olmuştur Syn Zülfü Livaneli ..
Her Karlı Kayın Ormanı deyişim ve dinleyişimde işte o otobüse gidiyor ; saz tellerinin o tınıları kulağımda yankılanıyor , hep beraber bağıra bağıra söylediğimiz o şarkıları söylüyor ve yine tüylerim diken diken oluyorum ben..

İşte böyle sevgili blogger canlar..
Böylece ilk mim yazımı tamamlıyor ve izninizle, ben de ilk günlerden takibe başladığım 3 arkadaşı mimliyorum😊
Sürçü lisan ettiysem affola ..

Bir Yıldızın Hikayesi    https://gunesebakarken.blogspot.com/
Samimice Ecece     https://turkkadinlari.blogspot.com/
In my blue castle    https://mavikalemdekiler.blogspot.com/